ABD Başkanı Donald Trump’ın, gerçeklikten uzak, Gazze’yi Riviera yapma fantezisindeki düş ortağı Tony Blair “eski hastalıklarından” kurtulmamış görünüyor. Bu hastalıklardan en önemlisi Ortadoğu’ya müdahale konusundaki tutumu. Sahte gerekçelerle Irak’a yönelik emperyalist saldırılardaki rolü nedeniyle “Irak Kasabı” olarak anılmasına rağmen bölgeye ilgisi(!) dur durak bilmiyor İngiltere eski başbakanının.
Gelişmeleri biliyorsunuz; Trump ile beraber Gazze için 20 maddelik bir plan hazırladı Blair. Sözkonusu plan, İsrail saldırılarıyla perişan edilmiş Gazze’yi sömürgelerce “himaye” edilen bir bölge yapmayı hedefliyor. Plana göre silahlı çatışmalardan arındırılmış bir bölge olacak olan Gazze’ye “yabancı sermaye” akışı sağlanacak. Yani burası bir tür “özel ekonomik bölge” olacak. Haliyle planin yaratıcısı Trump, bölgeyi denetleyecek uluslararası bir barış kurulunun başkanlığını üstlenecek. Blair de planda vurgulanan “reform yaparsa”şartı yerine getirildiğinde Gazze’yi Filistin Yönetimi’ne iade edinceye kadar Gazze’den sorumlu olacak. Bir tür Genel Vali yani.
Blair, Trump için biçilmiş kaftan. Bu tür uluslararası görevlere bayılıyor çünkü. İngiltere Başbakanlığından ayrıldığı 2007’den sonra birçok uluslararası kurumda/yapılanmada mutlaka boy gösterdi ayrıca. Bunlardan en bilineni Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya’dan oluşan Dörtlü’nün Orta Doğu Temsilciliği. Bu görevindeki projelerinin(!) hiçbirinden bir sonuç çıkmadı tabii. Aslında Blair meşhur tröst JP Morgan’ın da 2 milyon sterlin maaşlı danışmanlarından bilindiği gibi. Dörtlü’nün Ortadoğu Temsilciliği görevini JP Morgan’ın çıkarları için kullandığı ileri sürülmüştü ciddi ciddi. Yani nerde kirli iş varsa orada görürsünüz Blair’i.
Bu görevdeyken yaptığı saçma sapan işlerle anımsanıyor. Serbest pazara inanan bir sömürgen olduğu için ortaya attığı uçuk öneriler arasında Gazze’ye yabancı yatırımcıları çekmek amacıyla “endüstri parkları” kurmak da var. Birbirinden tuhaf tarım/turizm planları da dayattı. Yani Gazzeli mezarları üzerine turizm, endüstri parkı, nihayet Riviera inşa etmeyi düşünecek kadar ruhsuz biri.
Siyasi çözüme inanan biri değil. Hiç olmadı. ABD’nin, sonradan yalan olduğu ortaya çıkan “Irak’ta kimyasal silah var” yalanına ilk atlayan o oldu. Irak’ın mahvından Busht’la beraber birinci dereceden sorumludur. Busht bile neredeyse yediği halttan mahcubiyet duyarken bu soğuk İngilizde pişmanlığın p’si görülmedi.Şimdi Genel Vali olarak atandığı Gazze’nin de içinde yer aldığı Filistin Devleti’nin kurulmasına karşı çıktı hep. BM’de bu konudaki zırvalıkları bilinir.
Ortadoğu’daki görevinde hiçbir başarı elde edemedi. Bir Filistinli yetkili 2012 yılında Blair’in performansını “yararsız” olarak nitelemişti. Bu adam yine bu kez Gazze’nin “işlerini yoluna koymaya” çalışacak. Nerelerin temsilcisi ise onların işlerinin yoluna konacağına kuşku yok, belki de “ruh ikizi” Trump’ın “bu eski” makineyi ısrarla planlarının sorumlusu yapmasının nedeni uluslararası mali kurunlarla olan kirli bağlantılardır.
Blair’in Tony Blair Küresel Değişim Enstitüsü (TBKDE) adlı bir “düşünce kuruluşu” var. Bu kurumun çalışanları Gazze’deki etnik temizliği destekleyen bir projeye de katıldılar. Guardian gazetesindeki bir yoruma göre Gazze’de bir “Trump rivierası”, bir “Elon Musk akıllı üretim bölgesi”, “bölgesel veri merkezleri” kuracak TBKDE. 67 bin insanın öldüğü yerde yani.
İktidarı döneminde Blair’in danışmanları, İngiltere’nin “19. yüzyılın emperyalist poitikalara yeniden dönmesi gerektiğini” önermişti. Sömürgelerinin büyük bir bölümünü kaybetmiş, şimdi “soğan cücüğü” gibi kalmış ada imparatorluğunun eski haşmetine böyle kavuşabileceğine inanıyorlardı. Emperyalizmin büyük maşası Margaret Thatcher’e bile önerilemeyen bu fikir Blair’e sunulabilmişti. Danışmanlar “güttükleri keçiyi biliyorlarmış” demek ki.
Gazze trajedisinin uğursuz figürleri arasında “leş yiyen” akbaba Blair olmazsa olmazdı.
Fotoğraf tamamlandı işte.